HERŞEY YENİDEN BAŞLIYOR...

Doygunluğa ulaşan bulut misali yağmak, bazen okşayan bazen de yerle bir eden rüzgar misali esmek, sessizliği dinlemek, en derin yere dokunmak...güneş misali ısıtmak...hissetmek ve yaşamak...vesaire...vesaire...vesaire
Kısaca ne geliyorsa, ne gidiyorsa...

Şeyma Erdoğan


7 Ekim 2010 Perşembe

AKLIMDA...

...
-Heey! lades kemiği çıktı, hadi baba tutuşalım mı?
-Olmaz hep kandırıyorsun beni.
-Baba lütfeen...Sen ladeslersen seni kocaman öpücem ben ladeslersem bana panda oyuncak alacaksın,lütfen.
-Pek adil değil ama peki olsun bakalım.
-Ladesim lades olsun mu?
-Olsun.
-Unutan eşşek olsun mu?
-Olsun.
-Yerde ne var?
-Toprak.
-Gökte ne var?
-Bulut.
-Sen bunu unut.
-Al.
Aklımda.


Dün gibi....


Yıllar sonra...bir an.
Geceye doğru.Bilmem kaçıncı duble sonrası...
Akıyor an'ılar. Aklımda... Akıyor gözlerimden... "Babam bana panda oyuncak aldı." Tek cümle akıyor gözlerimden..."Babam bana panda oyuncak aldı."


Bundan yıllar önce...bir an.
Söyleyebildiği tek kelime...
"Kızımsın"...
-Babacım ben kimim?
-Kızımsın.


Ladesten yıllar sonra...
Sabah kahvesi öncesi.
-Hanım...ne güzel konuşuyor kızımız değil mi? (radyodan beni dinlerken) O'nunla gurur duyuyorum.
-Ben bi kahve yapayım da dinlerken içelim.
-İyi olur.
.
.
-
-Sabri...Sabri neyin var? Sabri cevap ver...Sabriiiii!
.
.


Aylar sonra...bir an.
-Babacım ben kimim?
-Kızımsın.


Aklımda.
Söylemek istediklerim dilimin ucunda. Özlemin dibindeyim. 


Bundan yıllar önce.
Sabaha karşı...
-Allahım beni O'nsuz bırakma.
(Zor nefes alıyor.Yorgun bakıyor, bilmeden biliyor...Başını okşuyorum. Alnından öpüyorum. Keşke diyorum bu kadar erken olmasaydı. Bu kadar erken yola çıkmasaydın. Doyamadım ki sana ben.Söz seni kandırmıcam, ladeslenicem sana ben ve yine de kocaman sarılıp öpücem...Sen de diyeceksin ki -Ne oldu hanım benden bişey isteyecek galiba kızım. Ben de -Hayır baba ya aşkolsun sevdiğim için diyeceğim... Peki böyle kal ama yanımda kal. Gitme...Gitme.)


Bilmeden biliyor.
Biliyorum.
Acı...çekiyorum...çekiyor. Dilimden dökülüveriyor yaşlarla...
-Allahım ruhunu özgür bırak!


Aklımda.


Bundan 1 ay sonra.Günlerden cuma. Hastaneye gitmek istemiyorum. İçimde bir his. Gidersem O'da gidecek sanki. Her veda bir son gibi. Gitmek istemiyorum. Görürsem sanki son görüşüm olacak gibi. 
11 yıl önce.Balıklı Rum Hastanesi...Aylardan Mayıs. Doğduğu, doğduğum ay. Her kapı beni O'na yaklaştırıyor. İyi değilim hem de hiç. Geri gidiyor ayaklarım. Görmek istemiyorum....Son görüşüm olacak gibi. 
İşte orda. Yatağında. Beni görünce gülmüyor artık.Bunu görmeye dayanamıyorum. Bakışlarında -Kızımsın. yok!
Sormuyorum da artık. Biliyorum. Kızıyım. O bilmese de olur. Kızıyım, biricik tippişi. Anlamını hiç bir zaman bilmediğim ve bana söylediğinde hep mutlu olduğum tippiş. Benim O. 
Konuşmuyorum. Sarılıyorum sadece. Sanki son sarılışım gibi. Çıkmam lazım odadan. Kalırsam O kalmayacak gibi. 
-Anne dışarda bekliyorum seni ben.
Alnından öpüyorum.Kalıyorum öyle. Sanki son öpüşüm gibi. Gitmem lazım. Gitmezsem O gidecek gibi.
.
.
.
Aynı gece. Sabah 5 suları. Ruhu artık özgür.
.
Yıllar sonra. Şu an. Sayısız an...
Aklımda.
Kalbimde.
Özlemimde.


Hep bir eksik...hep bir şey eksik. Tarifsiz bir boşluk. Diğer yarım için şükür. Annem...Sarıldığım, tutunduğum. 
Biliyorum. Bilmek istemiyorum. Bu kez önce ben yola çıkmak istiyorum sanki. Gitmeden gitmek.
Hepsi bu.
Ladesim lades olsun mu?
Kimbilir belki olur.


Aklımda.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder